23 Kasım 2017 Perşembe

SIRILSIKLAM

Tüm ihtişamıyla dalgalar,
Bana doğru geliyorlar.
Onlar yaklaştıkça,
İçlerine çekiliyorum.
Güneş yakıcı,
Mesafeyle birlikte endişelerim de baharlaşıyor.
Can simidi yok.
Oksijen tüpü yok.
Sadece hisler var.
Sadece, önümde sonsuzmuş gibi uzanan okyanus var.
Ve bir de ben.
Bu düşüncenin sardığı karman çorman bir zihinle
Dalgalara doğru ilerliyorum.
İşte, serin ve heyecan uyandırıcı suyu
Tenimde hissediyorum.
Ufka doğru dikiyorum gözlerimi,
Sonra hislerimi, kalbimi.
Ve işte tam o an,
Bu gezegen, bu andan ibaretmiş gibi hissediyorum.
Anı yaşamak dedikleri bu muydu?
Dolu dolu yaşanan hisler ve
O anla kelimenin tam anlamıyla bütünleşmek.
Bu gerçekten anı yaşamak mıydı?
Yoksa anın içinde ölmek mi?

Planktonlar, süngerler ve balıklar;
Bana, doğru yerde olduğumu fısıldıyorlar.
Ama köpek balıkları aynı fikirde değil,
Onlar kanın kokusunu alıyorlar;
Tepetaklak gidecek şeylerin kanının kokusunu.
Bense sadece huzurun kokusunu alıyorum.
Bu yüzden bu alanın silahşörüymüşçesine
Köpek balıklarını kovalıyorum.
Usulca uzaklaşıyorlar,
Öyle usul usul uzaklaşıyorlar ki,
Büyüleniyorum.
Gözlerimi kapatıyorum sonra.
Her bir hücremde hissettiğim güven verici su molekülleriyle
Bütünleşiyorum.
Anın içinde ölüyorum.
İmkansız olsun ya da olmasın,
Bu an, sonsuz.
Geçmiş ve geleceği olmayan anlar sonsuz olmalıydı zaten.
Çünkü geçmişte de, gelecekte de sınırlılık vardı
Ve sınırlılık, buradan çok daha uzaktaydı.

Aniden gözlerimi açıyorum,
Nefes alamadığımı hissediyorum çünkü.
Tam o anda,
Can alıcı kırmızılığı ile dikkat çeken
Bir kan damlasını görüyorum.
Ne kadar uzakta olduğunu kestiremiyorum bile,
Düşündüğüm tek şey,
Tepetaklak gidecek şeylerin çarpıcı kan damarları oluyor.

Derin bir nefes almak istiyorum,
Gördüğüm, beni derinden sarsan o manzara karşısında.
Ama alamıyorum.
Önceden mutluluk kaynağım olan burası,
Aynı zamanda oksijen kaynağımdı; bunu anlıyorum.
İmkansız olsun ya da olmasın.
Şimdiyse akciğerlerimi ne kadar zorlarsam zorlayayım,
Nefes alamıyorum.
Sonra balıklardan gelen sesleri duyuyorum;
Bana okyanusun akciğerlerime değil,
Kalbime oksijen verdiğini fısıldıyorlar; bu kez.
İmkansız olsun ya da olmasın.
Ve işte tam o an,
Acının kalbime saplandığını hissediyorum.
Oksijenin saplanması gerekiyordu, acının değil; diye düşünüyorum.
Anın içinde ölüyormuşum gibi görünüyor,
Ama ölemiyorum.
An, benim içimde ölüyor.

Gözlerimi tekrar kapatıyorum.
Sınırlılığın buradan uzakta olduğunu düşünmek aptalcaydı.
Çünkü sonsuzlukta ne kadar uzağa gidersen git,
Sınırlılıkla karşılaşamazdın.
Bunu fark etmemle birlikte,
Sonsuzluğun içindeki mutlulukla değil,
Sınırlılığın içinde gördüğümü sandığım sonsuzluğun yokluğuyla,
Baş başa kalıyorum öylece.
Mutluluğun yokluğuyla baş başa kalmak...
Anın içinde ölmek mi?
Hayır.
Bu, anın içindeki acıyla yaşamak;
Sanki gezegen, bu andan ibaretmiş gibi.


Gözlerimi açıyorum.
Okyanusta değil, tekrar kıyıda görüyorum kendimi bu sefer.
Dalgalara dikiyorum gözlerimi sonra. 
Hücrelerime kadar sırılsıklam olmuş bir şekilde,
Akciğerlerimin aldığı nefesle,
Arkama dönüyorum ve
Yürümeye başlıyorum.



İrem AKAY

18 Kasım 2017 Cumartesi

Ve Tüm Dünya Adını Bilecek

Herkese merhaba! 


2016 senesinde yaptığınız ilk eylemi hatırlıyor musunuz? Dünya, Güneş'in etrafındaki turunu tam olarak tamamladığı andan itibaren yaptığınız ilk eylem? "Nefes almak." gibi bir espri yapacaksanız eğer, şimdiden söyleyeyim; unutun bunu. :) Kastettiğim şey, bilinçli olarak yaptığınız bir eylem. Hatırlıyor musunuz? Ben hatırlıyorum. Yaptığım şey tam olarak şuydu: Şarkı dinlemek. Peki ya, hangi şarkı? Hall of Fame. The Script ve will.i.am'den.



Bu şarkı dört-beş senedir benim en sevdiğim şarkılar arasında. Hatta uzun zaman boyunca bu şarkıyı "en sevdiğim şarkı" olarak nitelendirdim ve bilirsiniz, bir insanın en sevdiği şarkıyı belirlemesi gerçekten zor bir eylem.
Şu anda ise en sevdiğim şarkı olduğundan o kadar emin değilim, çünkü yeni şarkılarla tanıştıkça bambaşka gezegenlerin de sizi büyük bir ihtişamla beklediğini görüyorsunuz ve beyniniz çeşitliliklerle kamaşıyor. Ama şu konuda eminim: Bu şarkı benim için her zaman çok özel olacak.




Sizlerle şarkının sözlerini paylaşmaktan memnuniyet duyarım.


Yeah, you could be the greatest 
- Evet, sen en harikası olabilirsin, 
You can be the best 
- En iyisi olabilirsin, 
You can be the king kong banging on your chest 
- Göğsüne vuran King Kong olabilirsin, 


You could beat the world 
- Dünyayı yenebilirsin, 
You could beat the war 
- Savaşı yenebilirsin, 
You could talk to God, go banging on his door 
- Tanrı'yla konuşabilirsin, kapısını çalabilirsin. 

You can throw your hands up 
- Ellerini havaya kaldırabilirsin, 
You can beat the clock 
- Zamanı yenebilirsin, 
You can move a mountain 
- Bir dağı oynatabilirsin, 
You can break rocks 
- Kayaları kırabilirsin, 
You can be a master 
- En iyisi olabilirsin, 
Don't wait for luck 
- Şans için bekleme, 
Dedicate yourself and you can find yourself 
- Kendini ada ve kendini bulabilirsin. 

Standing in the hall of fame 
- Şöhret geçidinde dururken, 
And the world's gonna know your name 
- Ve tüm dünya adını bilecek, 
Cause you burn with the brightest flame 
- Çünkü sen en parlak ateşle yanıyorsun, 
And the world's gonna know your name 
- Ve tüm dünya adını bilecek, 
And you'll be on the walls of the hall of fame 
- Ve sen de şöhret geçidinin duvarlarında olacaksın. 

You could go the distance 
- Mesafeyi katedebilirsin, 
You could run the mile 
- Kilometrelerce koşabilirsin, 
You could walk straight through hell with a smile 
- Cehennemi yüzünde gülümsemeyle yürüyebilirsin. 

You could be the hero 
- Kahraman olabilirsin, 
You could get the gold 
- Altını alabilirsin, 
Breaking all the records that thought never could be broke 
- Daha önce kırılabileceği hiç düşünülmeyen rekorları kırabilirsin. 

Do it for your people 
- İnsanlar için yap, 
Do it for your pride 
- Gururun için yap, 
Never gonna know if you never even try 
- Denemezsen hiç bilemezsin. 

Do it for your country 
- Ülken için yap, 
Do it for your name 
- İsmin için yap. 
Cause there's gonna be a day 
- Çünkü bir gün olacak, 


Be a champion, Be a champion, Be a champion, Be a champion 
- Şampiyon ol, şampiyon ol, şampiyon ol, şampiyon ol. 

On the walls of the hall of fame 
- Şöhret geçidinin duvarlarında, 

Be students 
- (Siz) Öğrenciler olun, 
Be teachers 
- Öğretmenler olun, 
Be politicians 
- Politikacılar olun, 
Be preachers 
- Vaizler olun, 

Be believers 
- İnananlar olun, 
Be leaders
- Liderler olun 
Be astronauts 
- Astronotlar olun, 
Be champions 
- Şampiyonlar olun, 
Be truth seekers 
- Doğruyu arayanlar olun. 


İşte tam da bu yüzden, bu şarkı benim için çok özel. 
Çünkü bu şarkı bize bir amacımız olduğunu hatırlatıyor. Eğer gerçekten istersek, yeri yerinden oynatabileceğimizi hatırlatıyor. Eğer gerçekten inanır ve istersek... Hayallerimizin gerçeklerimiz olabileceğini hatırlatıyor.




"Ve tüm dünya adını bilecek."

Yeryüzündeki bütün insanların adınızı bilmesine gerek yok. Eğer kendi dizayn ettiğiniz kendi dünyanızda, siz gururla yere sağlam basıyor ve adınızı büyük bir gürlemeyle duyuyorsanız, sizin için zaten tüm dünya adınızı biliyordur. 
İşte, bu şarkı bize tam da bunu hatırlatıyor.




Şu anda bu satırları bir ekranın arkasında okurken nerede olduğunuzu bilmiyorum. Yüzünüzde hangi duygunun gizlenmiş olduğunu bilmiyorum. Gözünüzü ekrandan ayırdığınızda ne yapacağınızı veya ne olacağını bilmiyorum. Mutsuz musunuz, yoksa mutlu mu, bilmiyorum. Aklınızdan neler geçiyor, bilmiyorum. Ama şunu çok iyi biliyorum: Siz fark etseniz de, etmeseniz de içinizde hayal bile edemeyeceğiniz kadar derin ve çok güçlü bir potansiyel var. O potansiyeli hissediyor musunuz, hissetmiyor musunuz bilmiyorum ama şunu iyi bilmelisiniz ki, o potansiyeli harekete geçirmenin ilk ve en önemli yolu, onu hissetmek.




Hey, bir ses duyuyorum. Sizin dünyanızdan geliyor gibi... Imm, nasıl tarif edeceğimi bilmiyorum... Daha çok... Bir gürlemeye benziyor.



11 Kasım 2017 Cumartesi

DİKKAT! BU YAZI FECİ SUBLİMİNAL MESAJLAR İÇERİR.

Hey, başlığı okuduktan sonra yazıyı okuyup okumamakta tereddüt ettiniz mi hiç? Eğer öyleyse, bu çok normal; çünkü bilincinizin üstünde de altında da günümüzün çeşitli dayatmaları sonucu subliminal mesajların felakete götürücü etkenler olduğu düşüncesi var.


Subliminal mesaj. Bir diğer adıyla bilinçaltı mesajı. Özellikle son zamanlarda çok duyduğumuz bir kavram, değil mi? 
Bla bla kurumunun filmlerini mi izliyorsun? Ah, hayır, o İlluminati'ye ait, hep subliminal mesajlar veriyor! Bla bla insanı mı seviyorsun? Bilmiyor musun, o İlluminati'ye üye! Bla bla videosunu izleme, hep bilinçaltı mesajları veriyor! Falan, filan, falan.

Ve bir sır duymak ister misiniz? Ben bu durumdan çok sıkıldım. 

Kötü içerikli subliminal mesajların, hayatımızın her yerinde olduğu düşüncesi o kadar çok dayatılmaya başlandı ki, izlenilen verilerde hep bu mesajlar aranmaya başlanır oldu.
En ufak bir resme, en ufak bir harekete, en ufak bir söze bile "Subliminal!" damgası vurulmaya başlandı.
İnsanlar o kadar çok paranoyaklaştı ki, izlediği içeriğin iyi yönlerini değil, kötü yönlerini zorla kendisine doğru çekmeye başladı. Ortada subliminal mesaj olmasa bile izleyici, kendi "bilinçaltında" kötü mesajları bulması gerektiği düşüncesini taşımaya başladı. O kadar çok takıntılı hale getirdi ki bu durumu, ana fikre odaklanmayı bırakıp yardımcı bile olmayan fikirler aramaya başladı.


 İşin komik kısmı ne, biliyor musunuz? İnsanların bu takıntısını fark eden bazı insanlar, öylesine tek göz, üçgen gibi sembolleri kullanmaya başladılar. Çünkü bunun, insanların dikkatini çekeceğini biliyorlar. İnsanların gizemli mesajlara olan meraklarından haberdarlar. 


Ve şunu belirtmek istiyorum ki... Detaylar tabii ki çok önemli. Ama ana fikirler kadar değil. İşte bu, atlatılmaması gereken bir detay.


Bu arada tek göz sembolünü bir ele alalım. Allah aşkına, tek göz bir çocuğun beyninde nasıl bir kötü mesaj oluşturabilir? Allah'ın yarattığı göz! Ancak, o çocuk çevrede dolanan İlluminati söylemlerinden haberdarsa, tek gözün aslında subliminal bir sembol olduğu düşüncesi içindeyse, işte ancak o zaman kötü mesajlar çocuğun beyninde volta atmaya başlar. 


Ve asıl çarpıcı olan bilinçaltı mesajları ne, biliyor musunuz? Bilinçaltı mesajlarının aranması gerektiği düşüncesi. İnsanlar, beyin sinyallerini o kadar çok, kötü verileri, subliminal mesajları aramak için kullanıyorlar ki, kendi kendilerine subliminal mesaj verdiklerini fark etmiyorlar bile.
 Ne derler bilirsiniz, ne ararsan onu bulursun.


Ben "subliminal mesaj uzmanı" damgası yemiş kurumların ürettiği içeriklerle büyüdüm resmen, desem yanlış olmaz. Ve düşünüyorum da, psikolojimde bir bozukluk olduğunu düşünmüyorum. Ya da izlediğim içeriklerin beynimi falan yıkadığını da düşünmüyorum. Zaten neyle yıkanacak, muslukla mı? Tamam, umarım bu espri bilinçaltınıza girmez. ;)


Etrafımızda ne kadar subliminal mesaj ya da adına ne diyorsanız, o veriler olursa olsun, ne kadar kötü niyetli düşünceler var olursa olsun; ben seçime inanıyorum. İradeye inanıyorum. 
Doğruyla yanlışı ayırt edebildiğimiz, kendi beynimizle düşünebildiğimiz, irademizi sağlam tuttuğumuz ve yere sağlam bastığımız sürece kim veya ne bizi yıkabilir ki?

Kötüye ne kadar odaklanırsak, iyiden o kadar uzaklaşırız. Ve yine kötüye ne kadar odaklanırsak, kötünün bizden istediği şeyi ona o kadar çok vermiş oluruz.
Bütün o negatif parçalara rağmen, biz yapbozdaki pozitif parçalara odaklanıp onları birleştirmeye çalışırsak, o negatifler sadece birer parça olmaktan öteye geçemez; bunu unutmayın.

Ve sevgisiz İlluminati, eğer gerçekten varsan sana sesleniyorum. Senden zerre korkmuyorum. Çünkü sen, bir varlık ne kadar acınası olabilecekse, o kadar acınasısın. Çünkü sen, kendi kusmuğunda boğulurken insanlara içindeki iyilikleri kusmalarını söyleyecek kadar aptalsın. Unuttun galiba, kusmuk ne kadar artarsa... 
O kadar çabuk boğulursun.


Sevgili okuyucularım, size bol bilinçli ve huzurlu günler diliyorum. Siz ve seçimleriniz, genel bir bilinçaltının bile hayal edemeyeceği kadar çok değerlisiniz. Bunu lütfen aklınızdan çıkarmayın, olur mu?

4 Kasım 2017 Cumartesi

FAVORİLER | EKİM 2017

Herkese merhaba! 
Ekim 2017 favorileriyle karşınızdayım! ^_^
Hemen başlayalım, öyleyse! :)



KİTAP
Gökkuşağını Yakalamak - Kathleen Long (8.4/10)
Ben Arkadya yayınlarını yıllar önce -birkaç yıl önce falan- bu kitabı görerek tanıdım ve o an bu yayın evinin fenotip olarak harika işler çıkardığını anlamış oldum. Ayrıca kitap da dikkatimi çok çekmişti ama okumak yıllar sonraya nasip oldu. ;)
  
"Havanın bir günü diğerini tutmuyordu. Tıpkı hayat gibi."
Kitapta, babasını ve kocasını kaybettikten sonra hayatı bir boşluğa doğru sürüklenmeye başlayan ve bu boşlukta bir şekilde mücadele etmeye çalışan bir kadının hikayesini okuyoruz.
Kitabın bazı kısımlarını absürt bulsam da genel olarak hoş vakit geçirdiğim bir kitap oldu. Kitabın en sevdiğim yanıysa hayatla ilgili bazı görüşleriydi. 

FİLM 
İşte karşınızda bu ay izlediğim 3 film! Ne yapabilirim, hepsini ayrı ayrı sevdim! ^_^


1-) Silenced (10/10)


Gerçek bir yaşam öyküsü olan bu filmi, lütfen izleyin. Çünkü size öfke, hüzün, buruk ve küçük sevinçler gibi çeşitli duyguları doruklarına kadar yaşatmasının yanı sıra farkındalık oluşturacak bir film.



Bu film beni mahvetti sevgili okuyucularım... Öyle bir öfke duydum ki, öyle bir üzüldüm ki... İşin daha da sinir bozucu kısmı, bu olayların gerçekten yaşanıyor olması! Peki, hangi olaylardan bahsediyorum? Öyleyse, filmin konusundan bahsetme vakti geldi. Sağır ve dilsizlerin eğitim gördüğü bir okulda öğretmenlik yapmaya başlayan bir öğretmenin o okulda baş gösteren çocuklara yönelik cinsel istismar olaylarıyla amansız mücadelesini izliyoruz.
Evet... Konuyu nasıl buldunuz?.. Mide bulandırıcı derecede muhteşem. Mide bulandırıcı, çünkü insan kılığındaki antibeyin ucubeleri izliyoruz. Muhteşem, çünkü bize bu denli önemli ve hatırlanması gereken olayları anlatıyor. 
Tüm kalbimle tavsiye ediyorum bu filmi.

2-) Kingsman: Altın Çember (9.9/10)


Bir grup ajanın, uluslararası bir uyuşturucu çetesiyle olan bol aksiyonlu maceralarını izliyoruz bu filmde.
Çok keyif alarak izlediğim bu film, daha önce hiç karşılaşmadığım sıra dışı, orijinal sahneleriyle beni çok şaşırttı.


Bu arada Altın Çember serinin ikinci filmi. Birinci filmini izlemememe rağmen hiçbir sorun yaşamadım. 
İlgilenenler için birinci filmin adı: Kingman: Gizli Servis

3-) Gifted (9.2/10)


Annesini kaybettikten sonra dayısının evinde yaşamaya başlayan IQ seviyesi çok yüksek olan bir kızın, sıradan bir okula gitmesiyle gelişen olayları anlatan bu film, harika! ^_^ 




Oyunculuklar da muhteşem. Özellikle küçük kız, işini müthiş yapmış! :) Kaptan Amerika da harikaydı. ^_^


DİZİ
SKAM (3 ve 4. sezonlar)
Not: Skam, Danca'da utanç demek.

Her bir sezon, bir karakteri esas alacak şekilde çekilen Skam, genel lise olaylarını içeren bir dizi. 




Konusu sıradan gibi gelebilir ama inanın bana, içeriği çok derin... 
İlk sezon, klasik ve sıradan bir dizi gibi gelse de bölüm ilerledikçe dizinin ne kadar olağanüstü olduğuna tanık oldum.




Bu dizi son derece gerçekçi ve yürek burkucu. Aynı zamanda da umut verici... 
Dizinin temasının ön yargının olması ve ön yargının ne kadar korkunç bir varlık olduğunu gözler önüne tüm gerçekliğiyle sermiş olması beni kendisine çok sıkı bir şekilde bağlamasına neden oldu. 




Ön yargı korkunç bir şey. Kor-kunç. Başka bir şey değil. 
Hiç kimseyi, istediği gibi bir yaşam sürdüğü için yargılama hakkımız YOK. Yok işte. Bunu anlamak bu kadar zor mu? 
Herkesin kendi hayatı ve kendi seçimleri var. Ve sen, bir insanı yargılayarak onun hayatını mahvetmeyi seçemezsin. Başka insanların seçim haklarını kısıtladığın sürece seçim yapmak, tam anlamıyla seçim değildir. Bu... Yıkmaktır. Bir insanın mutluluğunu, özgürlüğünü ve belki de hayatını yıkmak...




Skam, işte bu açıdan olağanüstü bir dizi. 
İslamofobiye, homofobiye ve bunun dışındaki ön yargılara da o kadar etkileyici bir şekilde değinmiş ki...



"Tanıştığın herkes, neyle savaştığı hakkında hiçbir fikrinin olmadığı bir savaş. Nazik ol. Her zaman."


Peki, ya karakterler? Unutulmazlar. Noora, Sana, Even, Isak, Chris, okulun doktoru... Kalbimdesiniz dostlarım!


Ah, Even...:)
Dizinin sevmediğim tek yanı, aşkı cinsellik üzerinden işlemeleri. İşte bundan hiç hoşlanmadım. 


 
İşin özü, diziye bayıldım ve kalbime kazındı. Tüm kalbimle tavsiye ederim! ^_^

MÜZİK
1-) Gorgeous - Taylor Swift
Ba-yıl-dım! Çok eğlenceli, tatlı bir şarkı! Sen gorgeous'sın Taylor! ;) ^_^
2-) Wolves - Selena Gomez, Marshmello
Selena Gomez ve düetleri... Neden bu kadar muhteşemler?
3-) Ugly - Jaira Burns
Çok farklı, hoş bir şarkı. Kesinlikle tavsiye ederim!
4-) Boomerang - JoJo Siwa
Eğlenceli! :)
5-) Concenrate - Demi Lovato
Bu şarkıya konsantre olmak harika. ;)
6-) 9. Senfoni - Beethoven
Ah, Beeethoven... Biliyorsunuz, o bir müzik dehası! ^_^
7-) Dünya Benim Olur - Barbie Prenses Okulu
Lütfen dinleyin! Benim için çok özel bir şarkı! Bu arada animasyonlara bayıldığım gibi genellikle şarkıları da benim için 1 numaradır! ^_^
8-) Lilypads - Droeloe
Rahatlatıcı bir müzik... Dinleyin derim. :)
9-) Shout Out to My Ex - Little Mix
Bu da çok eğlenceli bir şarkı! ^_^


MÜZİK VİDEOLARI
1-) Shout Out to My Ex - Little Mix


Klibin görselliğine bayıldım! ^_^

2-) ...Ready For It - Taylor Swift



Muhteşem ve zekice klipler mi? Kulağa Taylor Swift gibi geliyor!

YOUTUBER ŞARKISI
Kötü Yorumlarla Rap Şarkı Yapmak - Orkun Işıtmak



Beklemiyordunuz, değil mi? :) Doğrusu, ben şarkıya bayıldım!
Abimle arada bir bu şarkıyı "Orkun! Ne ağladın be, soygun!" diyerek birkaç defa birlikte bile söyledik. ^_^ (Eğer bunu okusaydı eminim bundan hoşlanmazdı:) Buradan abime sevgiler! 



YABANCI BİR ŞARKININ TÜRKÇELEŞTİRİLMİŞ COVER'I
Side to Side - Ariana Grande / Türkçe Versiyonu (Efe Burak)

 Not: Ne uzun başlıklar... :)

 Akılda kalıcı ve çok başarılı bir çalışma olmuş! ^_^

TOPLUMSAL BİR SORUNA İŞARET EDEN FARKINDALIK VİDEOSU
Türkiye Neden Kitap Okumuyor? - Sena Nur Işık


Özellikle, "Klasik okumayanlar kitap mı okumuş oluyor?" veya "Ne yani, bu kitabı mı okuyorsun?!" gibi düşünsel varlıklara cevaben çok güzel bir video olmuş. :)

SİHİRLİ VE İLHAM VERİCİ VİDEO
1-) Tek istediğim bunun gibi bir şey. Farklı bir motivasyon videosu. - Barış Özcan


Çok ilham verici, kişinin öz farkındalığını oldukça yükseltici etkiye sahip bir motivasyon videosu. İzlemenizi çok isterim. :)


2-) Taylor Swift 1989 Clean Konuşması



İşte Taylor Swift'i sevme nedenlerimden biri... Videoyu izlerseniz ne demek istediğimi daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum...



3-) Arkadaş Arıyorum! - Başak Kablan


Başak Kablan en sevdiğim Youtuber'lar arasında, çünkü onun konuşmalarını dinlediğimde gerçek samimiyet, sağlam düşünceler ve cesaret görüyorum. 
Bu ilham verici videoyu izlemenizi tavsiye ederim. 


Evet... Benden bu kadar sevgili okuyucularım.
Söylemeden geçemeyeceğim; siz efsanevi, devasa dinozorlarsınız! ;)
Öyleyse... Sizi yıkmaya çalışacak olan meteorlara, cesaretle karşı geleceğiniz bol mutlu günler diliyorum! ^_^